Sağlık

Depresyonun Yaşanma Biçimi Kişiliğe Göre Değişiyor: Bilimsel Araştırma Sonuçları

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünya genelinde 280 milyondan fazla insan depresyonla yaşıyor. Ancak herkesin bu durumu deneyimleme biçimi farklılık gösteriyor. 2024 yılında Clinical Psychological Science dergisinde yayımlanan bir çalışma, bireyin kişilik özelliklerinin depresyon semptomlarını nasıl etkileyebileceğini araştırdı.

Kişilik Depresyonun Şiddetini Etkileyebilir mi?

Temple Üniversitesi’nden Thomas Olino ve ekibinin yürüttüğü araştırma, patoplastik model olarak adlandırılan teoriyi test etti. Bu modele göre, bireyin kendine özgü kişilik özellikleri psikolojik rahatsızlıklarla başa çıkma biçimini etkileyebilir. Örneğin, depresyondaki dışa dönük bireylerin enerji seviyeleri içe dönük olanlara kıyasla daha yüksek olabilir.

Daha önce yapılan çalışmalar, depresyonun kişiliği değiştirebileceğini veya kişilik tipinin belirli depresyon semptomlarının gelişme olasılığını artırabileceğini gösterse de, patoplastik modelin depresyon semptomlarıyla ilişkilendirilmesi konusunda veri standardizasyonu gibi zorluklar bulunuyordu.

Araştırmada Hangi Yöntemler Kullanıldı?

Olino ve ekibi, bu zorlukların üstesinden gelmek için modere edilmiş doğrusal olmayan faktör analizi yöntemini kullandı. Çalışma kapsamında, beş ayrı örneklem grubunda yer alan katılımcıların kişilik özellikleri ve depresyon semptomları analiz edildi. Katılımcılar, ergenlikten yaşlılığa kadar geniş bir yaş aralığını kapsıyordu ve ABD’nin farklı bölgelerinden seçildi.

Örneklemlerden bazıları kişilik özelliklerini değerlendirmek için Büyük Beşli Modeli’ni kullandı. Bu model, kişiliği nevrotiklik, dışadönüklük, deneyime açıklık, uyumluluk ve sorumluluk boyutlarına göre sınıflandırır. Diğer örneklemler ise kişiliği Büyük Üçlü Modeli’ne göre inceledi. Bu modelde, olumsuz duygusallık, olumlu duygusallık ve kısıtlama faktörleri öne çıkıyor.

Sonuçlar Ne Gösterdi?

Araştırmacılar, yüksek nevrotiklik veya olumsuz duygusallık seviyesine sahip bireylerde depresyon semptomlarının daha şiddetli olduğunu öngördü. Buna karşılık, dışa dönüklük veya olumlu duygusallık düzeyi yüksek olanlarda semptomların daha hafif seyredeceği düşünüldü.

Ancak araştırmanın sonunda, patoplastik modelin depresyon semptomlarını açıklamada güçlü bir dayanak oluşturmadığı görüldü. Olino’ya göre bu sonuçlar, depresyonun kişilik özellikleriyle nasıl etkileşime girdiğini anlamak için yeni araştırmaların önünü açabilir.

Gelecekteki çalışmaların, belirli semptomların nasıl tetiklendiğini ve hangi kişilik faktörlerinin bu süreçte daha etkili olduğunu daha detaylı incelemesi bekleniyor. Bu tür dinamik faktörlerin anlaşılması, bireysel tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkı sağlayabilir.

Kaynak: CUMHA – CUMHUR HABER AJANSI